Balıkesir Büyük Mitingi 28.11.1919 Mehmed Vehbi Bolak Belediye Meydanı'nda Kürsüde Kaynak: Kuva-yi Milliye Müzesi
Vatandaşlar! Dört sene devam eden felaketli bir harbden sonra terki silah etmiştik. Silahımızı bırakmadan evvel galipler tarafından bazı maddeler vaad edilmişti. Bunlar Wilson Prensipleri idi. Biz de kabul etmiştik. Wilson Prensiplerinin onikinci maddesi Anadolu’da Türk ekseriyette meskun (iskan edilen) yerlerin bize iade olunacağını vaad (söz vermek) ediyordu. Biz, galiplerin daima ağzından düşmeyen bu prensiplerin infaz edileceğine (uygulama) kani olduk (ikna olmak). İntizar ettik (beklemek) . Fakat hata oldu.
Şüphesiz mücrim (suçlu) olmak kabahattir. Bizi mücrim tanıyabilirler. Fakat ne olursa olsun, adaletten mahrum (yoksun) kalmamız icap etmezdi. Bir müddet daha bekledik ve bu haksızlığın tamir edileceğine ümit ettik. Fakat bu ümit de boşa çıktı.
Vatandaşlar! Biliyorsunuz ki altı, yedi ayı mukaddem (evvel, önce) İzmir’e tecavüz etti. Bütün millet hayret içinde kaldı. Bütün Milletlerin hak-ı bekaı ve hayatı tanındığı bir zamanda hakkımızın tanınacağına kani idik. Va-esefa (esefler olsun) kuvvetle müradif (eşanlamlı) oldu. İzmir’de yapılan mezalimi (baskı altında ezmeler, haksızlıklar, zulümler) tekrara hacet görmüyoruz. İnsanlıktan zerre kadar nasibi olanlar bu faciayı nefret ve lanetle yad ederler.
Bu mezalime (zulümler, haksızlıklar, eziyet ve işkenceler) karşı hakkını ve insanlığına müdrik olduğu (anlamak, aklı ermek) için livamın (sancak) halkı silaha sarıldı. Buna sair (diğer) kasabalar da iştirak etti.
Ve alem-i medeniyyet (medeniyet âlemi, dünyası) de anladı ki Türkler ölmemiştir, ölmeyecektir ve Türkler Venizelos’un iddia ettiği gibi Yunanlıları çiçeklerle istikbal etmez (karşılamak).
İşte Efendiler! Bu liva halkı beş aydan beri zulme karşı harp ediyor. Ve bu suretle Avrupa'ya istirham ve niyaz sadaları değil top ve tüfek sesleri gitti.
Mamafih (bununla beraber), zannediyorduk ki heyet-i tahkikiyenin (tahkik heyeti) raporundan sonra Düvel-i Muazzama (büyük devletler) bu faciaya bir nihayet verecekti.
Maalesef son aldığımız haberlere göre bu hak teslim edilmekle beraber zulmün devamına karar verilmiş.
Efendiler! Bir fert, bir millet ölümü göze aldırmazsa yaşayamaz. Milletler yaşamak için ölümden çekinmezlerse esir edilemezler. Biz de memleket için icab ederse ölmeye azmettiğimiz için aylardan beri silahımız, dişlerimizle, tırnaklarımızla Yunan zülmüne karşı mukavemet ediyoruz. Öyleyse yaşayacağız demektir.
Kani olalım (inanmak) ki konferansın kararı müttefikan (hep birlikte, elbirliğiyle) verilmemiştir. Avrupa’da bize hak verecek ricalin (yüksek makamlı devlet adamları) mevcudiyetine kaniyiz.
Fakat hak, Hazreti Adem’den bu yana kuvvetle ihkak edilmiştir (hakkını vermek). Biz de konferansın kararını kabul etmiyoruz. Ve şayet bu kararda ısrar edilirse yaşamak için sonuna kadar harp edeceğiz. Çünkü Yunan İzmir'de kalırsa Anadolu'da hiçbir ferdin yaşamasına imkan yoktur. Biz hakkımızı silahla müdafaaya azmettiğimiz içindir ki İzmir’in Türk kalacağına iman ediyoruz. Hiçbir ferdin bu noktada iftirakı (ayrılmak) bulunacağına ihtimal vermiyoruz. Bütün Müslümanların bu karara iştirak etmelerini bekliyoruz. Bütün Müslümanların bu karara iştirak etmelerini bekliyoruz.
Müslümanlar ! Bu karara iştirak ediyor musunuz? ("Hay, hay! Sonuna kadar" …." kadar sadaları) Tevfik Allah'tan...
MEHMED VEHBİ BOLAK'IN BALIKESİR BÜYÜK MİTİNGi'NDEKİ KONUŞMASI
Kaynak: İzmir'e Doğru gazetesinin kitabı, sayfa: 31-32-33